Otoimmün Hastalıklar “Bağışıklık Sisteminiz Yoldan Çıkmış Olabilir!

Otoimmün Hastalıklar

Bir hastane polikliniğinde,

  • Endokrin uzmanına başvuran haşimato hastası,
  • Gastroenteroloji uzmanına başvuran ülseratif kolit, chron hastası,
  • Cildiye uzmanını bekleyen sedef ya da lupus hastası görebilirsiniz. Hepsi ayrı ayrı yerlerde beklemekteler. Oysa hepsini oraya getiren neden tek bir şey var, o da otoimmun hastalıktır.

Otoimmün hastalıklar her ne kadar çeşitli organlarda ortaya çıksa bile aslında bu hastalıklar doğrudan o organların hastalığı değil, ️bağışıklık sistemi ️hastalığıdır.

“Otoimmün hastalık dediğimiz şey, deyim yerinde ise, bağışıklık sisteminin yoldan çıkması, sapıtmasıdır.”

Sonuçta vücudumuzu iç ve dış tehditlere karşı koruması gereken sistem, kendi dokusuna karşı saldırıya geçer. Asıl çözümlenmesi gereken şey bu otoimmün saldırıdır. Otoimmün saldırı ortadan kaldırıldığında yakınmalar azalarak bitecektir.

Burada sorulması gereken soru, bağışıklık sistemini yoldan çıkaran şey nedir?

İmmün sistemimizin merkezi bağırsaklarımızdır. Dolayısıyla bağırsaklarımızı iyileştirmeden sorunların üstesinden gelemeyiz.

Bağırsaklarınız sağlıklı değilse bağışıklık sisteminizin de sağlıklı olabilmesi mümkün değildir. 

Uzun süreli stres kronik enflamasyona yol açarak bizi hastalığa daha duyarlı hale getirebilir.

Migren! Doğal yollarla tedavisi mümkün.

Migren

Migreninizi kontrol altına alıp doğal yollarla tedavi edebilmenin yolları:

Migren bulantı, kusma ve görme sorunları gibi diğer belirtilerin eşlik ettiği, genellikle başın tek tarafında yer alan ancak çift taraflı da olabilen şiddetli bir baş ağrısıdır.

Baş ağrısından önce bir aura -haberci- dönemi gelir. Aura döneminde görsel, işitsel ya da koku ile ilgili çeşitli duyu bozuklukları oluşabilir.

Aura döneminde ayrıca kulak çınlaması, konuşma güçlüğü, vücudun bazı bölgelerinde uyuşma ve diğer duyu organlarıyla ilgili bozukluklar gibi belirtiler de oluşabilir.

“Migren temelde bir bağırsak sorunudur. Disbiyozis sonucunda ortaya çıkan geçirgen bağırsak hastalığı, nörotransmitterlerin dengesini bozar. Emilmesi gereken pek çok gerekli vitamin ve minerallerin emilimi gerçekleşmez.”

Migren hastalarının pek çoğunda, magnezyum, D vitamini, B12, folik asit, selenyum ve çinko düzeyleri düşüktür.

Yüksek glisemik indeksli beslenme migren ataklarına neden olmaktadır. Ayrıca unutkanlığa ve depresyona da neden olabilir.

Migren de nasıl bir tedavi uyguluyorum?

Öncelikle bağırsağı sağlıklı hale getirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken aynı zamanda eliminasyon diyetine başlıyoruz. Enflamasyona yol açan gluten, süt ve süt ürünlerini beslenmeden uzaklaştırıyoruz. Probiyotikler ve prebiyotikler ile destekliyoruz.

  • Hareket, egzersiz, uyku ve meditatif uygulamaları öneriyoruz.
  • Stress’i doğru yönetecek adımları hatırlatıyoruz.
  • Bu süreçte Biyorezonans uygulamalarını gerçekleştiriyoruz.
  • Ozon terapi ile, antioksidan sistemi hareket haline geçiriyoruz.

ALZHEİMER! Anılar bir ömür sürmeli…

ALZHEİMER

Anılar bir ömür sürmeli...

Beyin hücrelerinin zamanla ölümüne bağlı olarak hafıza kaybı, bunama (demans) ve genel anlamda bilişsel fonksiyonların azalması şeklinde gelişen tıbbi durum Alzheimer hastalığı olarak adlandırılır.

Genetik bir yatkınlık ile birlikte,

  • Eşyaların isimlerini ve önemli konuları unutuyorsanız,
  • Sürekli aynı soruları sormaya başladıysanız,
  • Yazma ve konuşmada zorlanıyorsanız,
  • Sık sık zaman ve yer karışıklığı yaşıyorsanız,
  • Eşyaları yanlış yerlere koyuyorsanız,
  • Ruh halinde dalgalanmalar oluyorsa,
  • İçe kapanıyor ve asosyal oluyorsanız,
    Erken dönemde bunu tespit edip önlem almalısınız.

Hastalığın ortaya çıkışında risk faktörü olarak değerlendirilen olası nedenler:

  • İleri yaş
  • Ailede Alzheimer öyküsü
  • Kafa travmaları
  • Uyku bozuklukları
  • Yetersiz fiziksel aktiviteve kötü beslenme
  • Obezite, Sigara, HT, Tip 2 DM. ve yüksek kolesterol

Alzheimer; önlenebilir bir yaşam şekli hastalığıdır.

Tip3 diyabet olarak da tanımlanan bu hastaların beyninde insülin direnci gelişiyor.

“Beyini tutan “nörodejeneratif hastalıklar” iyileşebilir, ancak beyin hücrelerini kaybetmeden kontrolü ele almak gerekir.”

Malesef ki kaybedilen sinir hücresinin yerine yenisi gelmiyor!