Ketojenik Beslenme

Yalnızca zayıflama değil aynı zamanda kanserden epilepsiye, Alzheimer ‘dan Parkinson’a kadar pek çok rahatsızlığın tedavisinde kullanılan bir beslenme metodu olan “ketojenik beslenme” ile çok düşük karbonhidrat, yeteri kadar protein ve yüksek miktar yağ alarak vücudun ana enerji kaynağı olarak glikozu değil, keton cisimlerini kullanmasını sağlayarak optimal bir yaşam standardı sunuyoruz.

Ketozis. Kan şekeri düştüğü zaman, hücrelerimiz enerji için kullandığı yakıtı temin edemez. Buna bağlı olarak insülin düzeyi de düşer.

İnsülin normalde anabolik bir hormondur ve glukozu yağ olarak depolar. İnsülin azalırsa, bu kez yağ yakıcı etki devreye girer.  Bu süreçte metabolizmanızın glikozdan sonra ikinci baş vurduğu kaynak ise yağlardır. Depolanmış yağlar metabolik faaliyetler sonucunda parçalandığı zaman hücreleriniz ortaya “keton cisimcikleri” adı verilen bir madde ortaya çıkartır.

Sonuç olarak metabolizmanız bu keton cisimciklerini ve yağ moleküllerini enerji üretmek için kullanır ve ortaya yağ yakarak enerji üreten bir metabolizma ortaya çıkar. Keton cisimcikleri ise devam eden süreçte aseton adı verilen bir maddeye parçalanır.

Nefesiniz normalden farklı kokuyor, ağzınızda metalik bir tat varsa ve idrarınız normalden farklı kokuyorsa ketozise girmişsiniz demektir. Ketozis aşamasını takip etmede aynı zamanda idrarda keton ölçümü yapılabilir. Ancak en doğru yöntem kan keton düzeyinin ölçümüdür. (Ketojenik metabolik terapi için keton miktarını 1-5 mmol/L düzeyini hedeflemeniz yeterli.)